Bugünün başlığı tuhaf, kabul ediyorum… Sebebi ise hava durumundan dolayı ne yapacağımızın belli olmaması… Sabah 10.00’da kahvaltıda ekiple buluşuyoruz. Günlerdir bizi gezdiren Viktor da orada ama bir de bu sefer Sergei var ki kendisi operasyon müdürü… Son 2 gündür en hoşuma gitmeyen şey, herkesin Rus olmasından dolayı bütün muhabbet rusça dönüyor, en son bize 2 cümleyle olay nedir anlatıyorlar… Göreceksiniz ki bütün basiretsizlik bence bundan kaynaklanıyor. Saat 12:00’de Barentsburg’dan Longyearbyen’e hareket kararı veriliyor ama esas hedef Pyramiden. Toplam mesafe 180 km, e neden bu kadar geçe kaldık diye sorduğumda havayı bekledik cevabı aldım. Çok tecrübeli bir ekstrem sporcu değilim, ya da doğa aktivitelerinde uzman değilim ama şunu çok iyi biliyorum ki, bu tip işlerde hava sabah erken saatlerde çok daha dingin ve sakin olur. Hele ki böyle kuzey ve güney bölgelerde… Ama biz ne hikmetse oğlen yola çıkıyoruz, süper saçma bir hareket. Kalk sabah 07.00’de çık 8’de yola… Sakin sakin git ama nerdeeeeeee… Tabi ki hazırlan filan yola çıkış 13:00 oldu, 13:30’da yağmur başladı ve biz 16:30’da, yolun bozuk olması sebebiyle ancak Longyearbyen’deki Ruski Dome’a geldik.
Yemek ve sıcak içeceklerden sonra Pyramiden’e devam mı burada konaklıyoruz mu konusuna karar verildi, tabi ki devam… Bugün gitmezsek yarın gideceğiz, yarın hava bundan iyi olmayacak, ne kadar erken o kadar iyi… Hazırlan yola çık saat oldu 18:00. En az 6 saat yolumuz var. Sergei’nin tavrı ve kararları bana ve Cem’e çok tutarsız geliyor, ama muhabbet hep rusça, arada bir bize de böyle yapacağız, şuradan gideceğiz anlatıp devam ediyorlar.
Yola çıktık, yaklaşık yarım saat kadar gittik. Bu sefer en başta Sergei var ki, ne kadar zor yol ve dere yatağı varsa direkt dalıp duruyor. Geçtiğimiz günlerde lider motor ki hep Viktor’du, önden gidip geçiş için uygun mu kontrol ediyordu, Sergei ise balıklama dalıyor, hiç anlam veremiyorum. Ee tabi en sonunda bela geldi, yaklaşık 40 metre genişliğinde bir dere yatağını ben dahil ilk 3 motor epey zorlanarak geçti ama rehberlerden Viktor suyun ortasında battı. Battı derken 50-60 cm. gömüldü ve tek başına kurtulmasına imkan yok. Yarım saat onu kurtarmalarını bekledik ama Sergei bir oraya gidiyor bir buraya gidiyor bütün karı ezip eritiyor, ama maalesef somut bir şey yapmıyor. Yarım saat sonra geri dönüyoruz dedi, kararını sorgulamadık ok dedik. Rehberin bile battığı dere yatağınadan geçicez dedi, yukarıda başka bir yol var gibi ama neden buradan geçiyoruz diye düşündüm ve maalesef ben de 40 metrelik geçisin 35’nci metresinde saplandım. 5 metre daha gitsem kurtarabilirdim, ama kaldım…
Viktor ilk gün dedi ki, saplanırsanız motordan inmeyin asla ıslanmayın. Ben de motorun üstünde kaderimi beklemeye başladım ve kaderim Sergei geldi. Islanmayı dert etme motordan atla biz motoru çıkartırız dedi, ben de uyuzluk, bilmişlik yapma rehberin dediğini yap zaten durum zor, bir de sen zorlaştırma dedim, keşke öyle demeseydim. İlk 4 adımdan sonra botlarımın içi su doldu, ve yürüyemedim. Yaklaşık belime kadar kara saplandım, ayaklar sırıl sıklam ve buzlu suyun içindeyim, tepine tepine çıktım ve ekiptekilerin yanına geldim. 30 saniye içinde soğuk ve ıslak ayaklar çivi gibi batmaya başladı, botları çıkarttım ayaklar hemen kızarmış.
Sergei gelip bana kuru çorap verdi ve yine gitti. Kafası kopuk ördek gibi oradan oraya gidiyor ama hiç bir somut aktivite yapmıyor bence… Bu arada diğer rehber de benim geçtiğim yerden geçmeye çalıştı, o da saplandı… 2 motorun saplandığı yerden geçmeye çalışmak ne kadar akıllıca bir hareket olabilir ki zaten??? Yaklaşık 20 dakika orada bekledik, yağmur yağıyor herkes sabit durmaktan sıçana döndü, benim ayaklar üşüyor ve söylenmeye başladım. Eğer bu kadar bekleyecekseydik motorun üstünde kuru beklerdim. Dün Norveçliler bu işten pek anlamıyor diyen Rus arkadaşlar bugün beni heder ediyorlar maalesef. Cem’in arkasına atladım yarım saat buz gibi ayaklarla Ruski Dome’a geri döndük, üzerimdeki her şeyi atıp üst kata gidip sıcak bir çay koydum kendime ve ayaklarımı ısıtmaya çalıştım. Herkesin bir vücut kimyası var, benim için üşüyen ayak, hastalanmak demek ve şu an hiç hastalanmamam gereken bir durumdayım.
Rus rehber ekibi hatalarının farkında olsalar gerek bana türlü şakalar sevimlilikler, jestler ikramlar, ama bilen bilir, ben o eşşek suratımı takarsam, zor döner o surat oradan ve şu an gayri ihtiyari o surat, o surat…. Arka arkaya yanlış verilen kararlar ve hızlı aksiyon alamamak, bütün ekibi dağıttı. Ekipteki diğer ruslar da , Sergei’nin yanlış kararlar verdiğini düşünüyor ve bir kaç tanesi yanıma gelip hal hatır sorduktan sonra sıkıntılarını dile getirdiler. Neyse efendim, sevimlilikler devam ediyor, bizi alıp buradaki en havalı mekan olan Kroa’ya götürdüler.
Yanımıza müdür olan kız oturdu, sevimli sevimli bütün akşam bizimle sohbet allah sohbet, Sergei yanımda oturuyor ama pek aramız yok. Yemekler yendi, olay hiç konuşulmuyor, ardından Cem bombayı patlattı ve Viktor’a, günlerdir en kolay yerleri bile aşırı önlemlerle geçerken bu kadar geniş bir dere yatağını denemeden neden geçtiğimizi sordu. Viktor da, “benim kararım öyle oldu dedi…” Cem de bu ukala cevaba, “senin kararın patladı, hepimize pahalıya mal oldu” dedi. Son derece akıllı bir şekilde bizi nasıl mağdur ettiğini izah etti ama bu genç arkadaşımız, maalesef hatasının farkında ama, kendince çaktırmıyor… Ortam gerildi, gerilsin iyidir, aynı saçmalıkları yarın yapmaması lazım. Neyse sonra Viktor ve diğer rehberler geldi. 3 motoru çıkartmak 3 saat sürmüş. Rehberler kendi aralarında konuştular, Viktor yanımıza gelip Sergei’yi (hafif mecburen de olsa) savunan bir saçma açıklama yaparak, sağdaki Sergei’nin gitmediği yol daha da fenaydı dedi. Ne Cem ne ben ne de hiç kimse ona sağdaki yol nasıldı diye sormamıştı oysa ki…
Neyse yemek bitti ben Ruski Dome’a dönmek istedim, daha tam ısınamadım ve dinlenmem lazım. Burası iki katli bir bina, üst katta ranzalı odalar var, barınak gibi alt katta motorların teknik bakım alanı, kıyafetlerin olduğu oda vb. alanlar var. Bu gece burada kalacağız, yarın Pyramiden’e yolculuk var ama yine öğlen çıkış diyorlar. Bu sefer kesinlikle Sergei’nin arkasındaki motor ben olmayacağım ve saplansam da asla motordan inmeyecegim. Bir kez daha yaşayarak öğrendim ki ne olursa olsun, kuru kalmak bu koşullarda en önemli detay…
Fulya
Mart 2023
Güvenmediğin adamdan yol arkadaşı olmaz
Ayşe
Nisan 2019
Allah sizi Sergie’den korusun.Rus inadı bizim laz inadından beter anlaşılan