Gece tek yastıkla uyumaya alışık bir adam değilim, askerde bile yan ranzada yatan arkadaşımın yastığını yürütürdüm. Anlayacağınız gece tek yastıkla zor geçti, çok iyi uyudum diyemem. Kahvaltı 09.00’da, indik , son derece basit bir büfe, yumurta sosis, ekmek, yağ, reçel. Hafif bir kahvaltı sonrasi Viktor bize bugün havanın tura çıkmaya müsait olduğunu söyluyor, 10.15’te hareket ediyoruz.
Bugün motorlar biraz daha zorlanıyor, sebep sürekli yağan yağmurdan dolayı patatese dönen kar. Bugün 100 kilometre yol yapacağız ve maalesef karın durumu iyi değil. Neyse enseyi karartmadan bastık gaza gidiyoruz. Yolun bazı yerleri fazlaca buz, bazı yerleri ise bayağı bildiğiniz mini gölet gibi su birikintisi şeklindeydi. Benim hem bisikletten, hem motorsikletten gelen hakimiyetim hiç de fena sayılmaz, o yüzden durumu iyi idare ettim ama ekipteki bazı arkadaşlar epey zorlandı.
İstikametimiz Isfjört radio. İçinde radio geciyor ama burası radyo kanalı değil, gemilere yayın yapan, yol ve yön bilgisi veren bir tür rehber nokta. 20 yıldır işlevi yokmuş, ama adanın ikonik bölgelerinden biri. Buraya varmamız hava ve yol durumundan dolayi 4 saat kadar sürdü. Rehberimiz Viktor, yakın zamanda, bir kutup ayısının yemek için alanın içine girdigini ve dışarıda tek başına dolaşmamamız gerektiğini söylediği için, içeride takılmak daha doğru. Bu arada bence kutup ayısından o denli korkmamak lazım, onların alanlarına girmediğin sürece, her an her yerde karşına çıkacak gibi bir durum yok, daha önce de dediğim gibi buzul ve su kenarlarında oluyorlar daha çok.
Neyse efenim burada güzel bir yemek yedik sonra dönüş yoluna çıktık. Dönüşümüz farklı bir yoldan, göllerin arasından geçeceğiz. Şansımıza da yağmur durdu. Daha keyifli ve daha süratli bir dönüş yolculuğu yaptık Barentsburg’e…
Erken geldik saat 17.45, Viktor bize bir Barentsburg turu attıracak, motorları bırakıp üst baş değistirip çıkıyoruz dışarı. Barentsburg şaşırtıcı derecede sosyal bir kasaba. Spor salonu, bira fabrikası, kilise, turizm ofisi, marketleri, osu busu derken kendi yaşayanları için her türlü ihtiyaca sahip bir yermiş. 1900’lerin başından beri Ruslara satılana kadar Hollandalısı, İngilizi, Almanı hepsi burada yaşamış, burayı çalıştırmış, kim aldıysa da bir öncekinin yaptıklarinı yıkmış. Bütün bu hikayeyi anlatan bir müzeleri var. Hatta ilginci, burası dinazor kalıntılarından, fosillere kadar bir çok alkılnızı başınızdan alacak şey var müzede, hiçbiri de öyle, camların ardında değil, hayatımda ilk defa bir fosili elleyip, bir dinazor izine dokundum.
Bölge kutup olunca , geçmiş tarihe dair her şey cok daha sağlam şekilde bugüne geliyor, fosiller de buna dahil. Svalbard’ın bir kaç yuzyıllık tarihine dair bilgi aldıktan sonra akşam yemeğini, kızıl ayı bira fabrikasının lokantasında yedik. Sonra da dinlenmek için 23.00 sularında odaya geldik.
Resepsiyondaki kıza ekstra yastık istiyorum dedim, sanki kalp naklini istiyorum demişim gibi hayretle karşıladi, şaşırdı , panikledi, otelde ekstra yastık yokmuş, ülen boş odada mı yok ??? Neyse muhtemelen yine tek yastikla uyku mücadelesine gireceğimiz bir gece olacak… Yarın buzullara gideceğiz ve yine 100 km’nin üzerinde bir yol yapacağız, biraz uyumak lazım, artık tek yastıkla ne kadar olacaksa…
Brentsburg – 16.04.2019 – saat: 23.22