Bu sabah Vietnamdan Kamboçya sınırına geçmek için on parkurumuzu yapmak için yola çıktık. Kayıp arkadaş Nat Geo abimiz Greg bulunmuş, o da bizimle beraber yolda… Pek kimseyle konuşmuyor 60 yaşlarında bira içine kapanık bir abi, nasıl yaptıysa dümdüz yolda yanlış bir yere girmeyi başarmış sonra iyice kaybolup yardım istemiş bunu polise götürmüşler neyse bir şekilde bulunmuş cok şükür…
35 km kesintisiz basıcaz öğlene kadar , ilk 20 tertemiz güzel bir yoldu ancak son 15 balcık çamur killi toprak, ıslak zemin biraz kirletici bir yoldu. Aslında turu ve sürüsü daha eglenceli hale getiren de bence buydu. Kirlenmek güzel bir his hemde böylesine heyecanlı bir destinasyonda…sınıra vardığımızda bisikletleri teslim ettik. Quangla vedalaştık, kapıkule sınırkapısı gibi bir yerden sırtımızda çantalarla u turn bir sınır kapısından geçtik ve merhaba Kamboçya J umarım sen bize sorun yaşatmazsın …
Burdaki rehber daha iyi gibi ilk intiba olarak neyse göreceğiz… O kadar açız ki (sabah yemek yemedik cünkü burada insanlar sabah kahvaltı niyetine et sote pilav noddle filan yiyorlar) aralarda yedigimiz meyve gofret vb seyler aclıgı kesemedi bile, enerji jeli bile bana mısın demedi mide aglıyor besle beni diye. Neyseki rehberimiz Hoem ( ama hım okunuyor evet bildiğiniz HIM, hatta sonunu uzatıp hımmm deyince daha iyi oluyormuş) bizi hemen yemeğe götürüyor. Deli gibi yemeği lüpletip bisiklete hazırlanıyoruz. Yemek olarak her öğünde buharda pilav yiyoruz. Buralarda pilav bizim ekmekle eşdeğer. Yanında karides, tavuk yemekleri veriyorlar, genellikle curry sosu baskın , lemon grass ve chili fazlaca var, yemeklerin tadları gayet güzel, insan aç olunca valla hapır hupur götürüyor ay ben bunu yemem diyen yok aramızda…
Kambocyadaki bisikletlerimiz yeni ve daha temiz. Üstlerinde adımız yazıyor, hepsi GIANT marka ve temiz durumdalar. Ayarlar yapılıp basıyoruz pedala ilk tur 20 -30 km arası bir parkur. Kalcağımız yere varana akdar gidecegiz. Yer diyorum çünkü ismi otel olarak geçmiyor . 2 yıldız be , valla ona bile razıyız . Guest house imiş , aklıma Uludağdaki DSİ (devlet su işleri) ‘nin 1998 deki misafirhanesi geliyor, kapının yanında plastik terlikler kırık plastik kolzet kapaklı filan dur bakalım hadi hayırlısı diyoruz. Kalacağımız yer ne de olsa köy kasaba maksimum oyle bir yerleşkedir maksimum. Aynen de öyle çıkıyor. Kaldığımız oda 1 önceki geceki odayı mumla aratıyor.Yatak çarşafları ne zamandan kalma emin değilim. Tuvalette kağıt, sabun vs hiç birsey yok.Lavabo kubur o kadar bir de dus baslıgı kuburun ustune dogru bir yerde. Fakat klima varmıs gec de olsa kesfettik . Yan odadan bi r ses geliyor , gidip bakıyoruz oh my god diyor philip bu kadar büyük olanını hiç görmemiştim tavanda 2 metee civarında br orümcek ağı. Yahu bunu edebli efendi ebatlarda bir örümcek yapamaz, battal boy bir örümcegin işi bu da abi piyasada yok… JTesis şahane anlayacağınız ama bizde sıkıntı yok moraller yüksek.
Hava kararmaya yakın hatta karardı bile ama bi yerden sabun sampuan bulmamız lazım. Ve evet dısarı cıktıgımızda hakikaten Sen Penn’in filminde konu olan benim de yazılarımda sık sık bahsettiğim U turn kasabası işte burası. İnce uzun bir Toprakımsı asfaltımıs taşımsı bir yol, 2 katlı taş metruk vaziyette sağlı sollu binalar her yer terk edilmiş gibi, ve biz Cemle oskakta şampuan arıyoruz. 1 dukkanda ısık var girdik necidir belli degil . İletişim tarzanca elle kolla İngilizce turkce karısık. Hani nerdeyiz dersek iç anadoluda medeniyetin ulaşmadıgı bir yerdeyiz diyecegim ki bizde bile bu kadar anti teknololojik bi yer var mı diye dusundum bir an…Fakat işe bak, dükkanda tabletler halindeClear şampuan hatta Dove marka saç bakım kremi ve kondüsyoner solüsyonu var… yok artık nasıl yani ama var, boş aküler şişeler ve Alain delon marka sigaraların orda duruyor (sigara markasına dikkat orjinaldir). O an cocuk gbi mutlu olduk temizlenebilecegiz diye. Çok ilginç bir ülkedeyiz besbelli Odaya gidip banyoda kubur üstü duşumuzun ardından 7de akşam yemeği için kasabanın sadece biizm için açılan lokali gibi bir yere gidiyoruz. Bol pilavlı akşam yemeğimiizn ardında saat 9 da odaya uyumaya geri eliyoruz ekipce . Uyku gibisi yok vallahi, zaten bu kasabada da uyumaktan başka yapılabilecek hiçbir şey yok….