Bugün Phnom Penh’deyiz . Free gün, ve saat 08:00’de kalktık mutluyuz. Hem otelimizde fena değil, kirlilerimizi de laundry’ e verdik, anlamsız bir neşemiz var hafif şapşal gibiyiz … Kendimiz attık yine sokaklara. Burda ulaşım kolay, ya motorsikletlere 1 dolar verip arkasında nereye istersen gidiyorsun ya da tuk tuk denilen bir motor arkasına takılan fayton türevi bir aparatta püfür püfür yol alıyorsun. Biz bir tuk tuk la anlaştık. Adam 17 dolar verdik bize özel şöförlük yaptı bi omuzlar almadığı kaldı istesek valla onu d ayapardı baba. Adı Saet imiş ama biz ne zaman Reco diye seslensek baktığı için adını Reco kaldı. Reco central market ok , Reco riverside ok, diye diye her yere gidicez. Önce S21 denilen hapishaneye gittik.
Buraya özel bir paragraf ayırmak istiyorum insanlık adına.
Bilmeyen varsa kısaca geçmek lazım Kızıl Khmer olayını. Burdaki halk aslında Khmer. 1960’lara kadar refah içinde olan ülkü Amerika Vietnam savaşında şu ya da bu sebeple karışıyor. Kral sürgün edilip yeni hükümet kuruluyor .Kral da sürgünden kızıl Khmer ( khmer Rouge) isimli bir gerilla hareketi baslatıp basına da pol pot isimdi şahıs koyuyor. Kızıl khmer 4 yıl kadar devletle gerilla savasıp hukumeti deviriyor, başa geçip kralı geri getiriyor. Esas olay bundna sonra.Kanlı iç savas bitmiyor bundan sonra insan katliamı baslıyor. Oncelikle hukumet yandası herkes infaz ediliyor, ancak oyle boyle degil işkencelerle . Daha sonra kendi içlerindede hainler oldugu düşüncesiyle kimden süphe etseler yad afilanca hain diye duysalar her kim olursa olsun işkence edip öldürüyorlar. Asker ciftci balıkcı yazar doktor demeden… S21 bunların yapıldıgı eskiden okul olan sonrasından işkence merkezine donusturulen onbinlerce insanın sorgulanıp, işkencelerle katledildigi yer… 4 bloktan oluşuyor . Benim 2nci blokta asabım bozuldu biaz dısarda soluklandım. Bütün duvarlar insan resimleriyle dolu herkes surat surat fişlenmiş olumu bekliyor.yapılan işkence tekniklerini anlatmıyoırum internette bolca var girin bakın ama gercek bir insanlık sucu…Gözlerimin doldugu bogazımın düğümlendiği anlar oldu o reismlerde o ifadeler toplu mezarların resimleri filan cok Tüyler urpertici idi. 25.000 civarında insan girmiş içeri, 7 kişi canlı cıkmış 5 yıllık süre zarfında….İşin en yürek yakan tarafı ise bu işleri yapanların hala ülkede ev hapis gibi lüks bir hayat içinde yaşamaları ve yargılanamamaları, neden niçin sorularına net bir cevap yok…
Ordan cıkınca Reco biiz Riverside da FCC Foreign Correspondance Club denilen koloni rest. gibi bir yere götürdü. Burası bütün expatların turistlerin geldikleri bir mekan. Hatta öyleki ierde siparisleri alan garsonlar micros sistemine filan giriyorlar … Onca yokluktan sonra burası şaşırtıcı derecede teknolojik geldi tabi ki.Yahu burası şahane memleket. Şu an en pahalı , en con con mekanındayız adeta ; 2 kişi 4 course yemek, 2 şer adetten 4 adet farklı tropi meyve suları, 1 tatlı, 1 çay toplam hesap 54 usd. Bu arada biz neden her gittgimiz yerde boyle insanlıktan cıkmıscasınız yiyoruz diye bizde düsünüyoruz aynen ama o kadr tempoya yemende olmuyor. Hatte beni istanbuldan ugurlarken zayıflayacaksını diye düşnünlerin aksine ben kilo aldıgımı bile düşünüyorum.
FCC’den atladık yine recoya , yani reco oyle ki siz yemeginiz bitirin bende o arada eve gidip yemek yiyeyim diyor. Gidiyor saat 14:002te gelip biiz alıyor filan. Ver elini Russian market. Neden Rus pazarı diye sormayın , yani istanbuldaki Polonya pazarı , rus Pazarı kafasında zamanında Ruslar gelmiş herhalde şimdi olmuş kocaman bir market alanı. Market dediğim60’ar cm lik dogal koridorladan olusan tezgahlar ve dukanlar ordusu. Ustu branda ile kapatılmış. Sanki James Bond filmindeyiz ve ben kotu adamı gorup birden tezgahların ustunden atlyaıp kovalamacaya filan baslayacagım hisseviyatındayım , ama birincisi nerde bende o karizma, ikincisi kıçta sort tshirt ayakta New balance ile 007 mi olunur?? Burası bizim Perşembe pazarı ile çiftçiler kooperatifi hasat satıs alanı gibi bir havada. Tshirtcusunden boncukcusuna araba yedek parcacısından yemek tezgahlarına ne ararsan var. Sokakta yemek yemek bu Asyanın vazgecilmez bir parcası. 2 plastik sandalye atan rest. acıyor. Cem resmen babasının oyuncaga bogdugu cocuk gibi nereye koşacağını şaşırıyor. Remedilecek o kadar cok malzeme var ki illa resim cekmeye gerek yok. İnsanlar çocuklar, teyzeler, yemekler, ürünler, tezgahlar her şey bir fotografcı için bulunmaz nimet.
Bende bol bol yemekler ile ilgileniyorum. Tadıyorum anlamaya çalışıyorum ,soruyorum cevap alamıyorum ama olsun soruyorum….. Pirinç ile neler yaptıklarına inanamazsınız. Bizim burada aslnalar gibi yediğimiz tereyağlı pirinç pilavı orda nerdeyse kutsal bir nimet. Yasemin pirinci var oralarda. Buharda pişiriliyor, en salıklı formulasyonu bu onlar için. Pirinç ana maddesi olacak şekilde çörekler, kekler, noodlelar, minik pielar, suyla ezip baharatlarla tatlandırarak renk verip balıklı karidesli cıtırlar. Gercekten şaşkınlık ve hayranlıkla inceledim her detayı. Pazarda o akdar çok koku var ki kafam karısıyor. Etler acıkt tezgahta kesiliyor . Kesen teyzelerde ytazen aynı tezghta bagdaş kurmuş oturuyor. Balıklar kabuklular çeşit çeşit cümbüş adeta. Meyve deseniz tropiğin allahı burada . Aslında ülkede gidasal anlamda Mekong Nehri sebebiyle topraklar verimli.Zaten o da olmasa bu fakirlikle kırsaldaki halk yok olur gider.
Pazarın ustu kapalı, Branda bez ne varsa, arad daracık geçişler var , ince ışık huzmeleri geliyro aralarda. Dışarısı güneşli yakar bir 35 derece, içerisi güneşsiz basık 40 derece seç beğen al…t shirtler sırıl sıklam zaten , 2 saat gezdik doyamadık bıraksan 2 saat daha gezerim.
Cıkıp Recoya bizi Royal palace ‘a goturmesini soyledik zaten butun mesafeler en fazla 5-7 dakika. Klasik krallık işte insanlar 3 otuza yaşamaya çalışıyor kral lüks içinde altınlar altınlar aman allahım. Devasa bir royal palace her yerinde birbahce her bahcede bi suru jan jan ama bombos duruyor. 45 dakikadan fazl vermeden gezdik orayı da. Orda cıkıp birde Central markete bakalım deidk. Burada daha cok yemek alanı varmıs ama saat 5.30da kapanıyor her yer burada o yuzen yarım saatte ne gorsek kardır; kosturuyoruz ordan oraya heyecan içinde…
Otele dönerken bir klasik olan masaj aksiyonumuza 45 dakikalık bir ayak bacak masajı ekletip,( adet yerini bulsun diye) otele geldik. Şu an akşam ne yapalım derdindeyiz. Yarın sabah siem Rap’e gidecegiz. Akşama otelde konaklamak için bütün yolu otobüsle ile gidecegiz. Ful gün otobüs yolculugu o yol biisklet ile gidelemeyek kadar uuzn ancak 4 günde gieriz bisiklet ile. Bu akşam phnom pehn deki akşam hayatı nasıl oluyor bir onu kurcalayalım bakalım neler oluyor
12.11.2010 / 19:40
Kurtları dökmek adına aslında cok da renki bir aksiyona girmedik. Bizi için güzel bir local food deneyimi, biraz takılmak yeterli . Akşamın bombası otelden cıkmamız ile başladı. Kapının onunde bir abi var motorla gotureym sizi diyor adam bası 1 doalr riversidea Cem diyor ki ok diger motor nerde yok diyor 2 niz benim arkama Cem binmem ben diyor. Ben ise bugun yol boyunca benzer manzara cok gordum burada adamlar arkada 2 kişi tasıyorlar. Haydi binelim diyorum . Cem Cu chi tunelerine girmiş adam ne olacak 5 dk motorla gitse 2 kişi atlıyoruz. Yalnız halimiz baya komikti. Önde abi arkada biz gidiyoruz gazlaya gazlaya J
Rverside da inip Sahil boyu yürüdük. Biz bu yürüme işini seviyoruz. Keşfetmenin en sağlıklı yolu, biraz terliyorsun ama napalım… Yürüye yürüye night market diye bir yere geldik . Panayır yeri gibi bir bolge yapmıslar gece mileet eglensin diye. Sahne kurmuslar felaket bir ikili sarkıs soyluyorlar detonenein kralları herhalde grubun adı. Arkada bir food court nedir bakıyoruz sahane gozuken şişler yemekler noddlelar . Anlaşmamış sus ekilde fish ? yes meat ? yes ? pork ? yes hmmm ok give me one şundan 2 bundan how much ? parmakla işaret işte ne kadarsa ver parayı al yemegi işte bu kadar. Bizim o akşam yediklerimiz galiba 4 dolar filandı toplam 2 tabak balık et karides ve 2 şer tabak noodle. Herkes gibi ayakkabıları cıkarrtıp yere oturup yedik . son derece keyifliydi. Böyle bir atmosferi ve deneyimi hiçbir şaşalı ortadaki havalı cakaya değişmem… Bu zevki yagmur boldu Allahtan yemegi bitirmiştik. Etrafla sosyalleşmeye fırsat olmadı sadece, bizde sagdan sagdan yuruyerek bizim biisklet ekibinini akşam yemek yiyecegini bildigimiz FCC ye gittik. Klaisk Avrupalı kafası sahede sahte James Brown sarkı soyluyor band onlarda dans diyorlar cılgınlar gibi . … birer içki içip vınladık otele
13.11.2010