Vogue.com’daki blog yazılarım için “Kendini anlatan bir yazı yaz” dediklerinde yukarıda karaladığım iki üç satır çıktı; belki eksiğiyim belki fazlası…
Ne indir ne cindir aslında bu Arda Türkmen; gayet bildiğiniz ‘komşunun oğlu’ tadında bir insandır.
İyi bir tahsil hayatı vardır. Liseyi Saint Benoit Fransız lisesinde okumuş, sonrasında Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümü üstüne Sahne Gösteri Sanatları Yönetimi çift anadal yapmıştır.
Yemek yapma fikri kanına çocuk yaşta işlemiş, bu zamana kadar da çıkmamıştır. Tek umudu sonsuza kadar çıkmaması…
Çalışkandır; lise ve üniversite yılları boyunca bir sürü organizasyonda çalışmış, sonrasında arkadaşları için turlar, partiler düzenlemiştir.
Ancak yemek pişirmek onun için bir zorunluluk değil, kafaca ve bedenen kendini iyi hissettiği bir ibadet gibi olduğu için mutfakla ilgili işlerde karar kılmıştır.
Bu yüzden 2003 yılının sonunda, catering piyasasında mitite köfte, çiçek sosis, sigara böreği dışında bir şeyler yapılabileceğini göstermek için Roka Davet’i kurmuştur.
Yıllar 2008’i gösterdiğinde bir diğer hayali olan Leblon’u kurarak içinde alevlenen restorancılık ateşine bir nebze su serpmiştir.
Leblon’daki işletme çizgisi ve dışa dönüklüğü ona 2011 yılında CNN Türk’te yayınlanmaya başlayan Arda’nin Mutfağı isimli yemek programının kapısını açmıştır.
O zamandan bugüne tüm bu işlerini 24 saate sığdırarak koşturmaya devam eden Arda Türkmen, hem Roka hem Leblon hem de Arda’nın Mutfağı programıyla üç çocuklu bekar bir baba gibi hayatına mutlu mesut devam etmektedir.