Çarşamba Pazarı, Fatih

Günlerden Çarşamba, yok mu bunun hafta sonu?? Hayır yok. Ya Çarşamba ya hiç… Ya çarşambayı sel aldıysa ?? O zaman mutlaka haftaya Çarşamba…

Fatih Çarşamba pazarı için esas alınacak temel işte bu. Bu hafta Çarşamba gününü kaçırdın mı, ancak ya haftaya çarşambayı bekleyeceksin, ya da kötü kaderine küsüp alternatif diğer pazarlara yöneleceksin. Adı Çarşamba pazarı olmasa, İstanbul’un devasa pazarı olabilirmiş mesela. Fatih camini karşınıza alın,sağında ve solunda kalan 10 larca sokağa kurulmuş, devasa bir Pazar yeri. Öyle ki eğer semte biraz hakim değilseniz, ben hangi sokaktan girdim nereye geldim diye başınız da dönebilir.

En iyi sistem bu Pazar için Camiyi referans alarak ilerlemek. Ama daha ilk sokaktaki tezgahta gördüğüm şey , sabah sabah neşemi yerine getirdi. Bu ne bir domates, ne bir sebze. Tuhafiyecilerin de var olduğu sokaktaki ilk tezgahtaki Boxer kilot’un üzerinde bildiğimiz Sabah, Akşam ve Posta gazetelerinin logoları ile harika bir özdeyiş yazmışlar J

Haydi hayırlısı güne iyi başladık diye, arşınlıyorum tezgahları. Beykozluların olduğu sokağı arıyorum. Orada diğer Pazar tezgahlarından farklı malzemeler var . Özellikle de bahçe yeşillikleri ve otlar. Ara ara , ona sor buna sor derken, iki ileri bir geri, o sokaktan geçtik mi burası mıydı derken en sonunda buldum.

İlk gözüme çarpan, 2 kocaman tezgah boyunca yan yana duran envai çeşit yeşillikler ve tezgahın başındaki otomatiğe bağlamış teyze. Yani inanılmaz ama her yere yetişiyor herkese cevap veriyor. Teyze bağı ne kadar ? Tane 2 lira 2 bağ 3 lira şeklinde her soruya hızlı net ve yalın bir cevabı var maşallah J

Ardından Türk Pazar tarihinde ilk kez gördüğüm enginar yapraklarını satan bir tezgah gördüm . Dayanamadım , satıcıya bunları İtalyada şöyle haşlıyorlar, böyle limon sıkıyorlar filan diye anlatırken, adamın gözündeki o gevrek bakışı görünce Vedat Milor havamdan hızlıca sıyrılıp hemen müşteri tezgahtar ilişkisine geri döndüm. Ama itiraf etmeliyim ki enginar yaprakları o halde bile çok lezzetli. Hatta ben 2 tanesini orda ayaküstü yerken yaşlı bir amca eşine, bak delikanlı bu işi biliyor dedi. Yüzümde ister istemez oluşan gülümsemeyi gizleme ihtiyacı hiç duymadım bile …

Gönenlilerin tezgahına yanaştım hemen. Bir çok çeşit peynir , süt ürünleri var bu tezgahta. Ama ilgimi çeken yumurtalar oldu. 7-8 farklı çeşit yumurta var. Çift sarılılar, damda gezen tavuk yumurtası, bahçede serbest gezen tavuk yumurtası filan derken, küçük, kalın kabuklu, rengi hafif koyuya dönmüş serbest tavuk yumurtalarından 15 tane aldım bile. Fritata için güzel yumurta şart.

Gez gez bitmez burası. Allahtan aralarda kahve dükkanları var bildiğimiz eskiden kalma sobalı , bacalı… Soğuktan rengimiz mora dönmeden aralarda girip bir soluklanıp, çayımız içip mola vereceğimiz adresler de buraları…

Bu yumurtalar iyi çıkarsa soğuk filan vız gelir vallahi; zaten artık 2 kere üst üste hasta olunca 3ncüsünü olmam herhalde diye düşünüyorum. Olursam da bolca erzak var evde yatarken beslenmelik J. Pazarı yine talan ettim elim kolum dolu torbalarla şimdi doğruca mutfağa….